20.07.2025
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, değişen küresel tehditler karşısında Türkiye’nin güvenlik mimarisini yeniden tanımlaması gerektiğini belirterek kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Bağcıoğlu, "Çağımızın güvenlik anlayışı yalnızca askerî önlemlerle değil, bilgi, teknoloji, toplum ve ekonomi gibi tüm milli güç unsurlarının etkin ve adaletli kullanımına dayanmalıdır. CHP olarak savunma sanayisinden toplumsal dayanıklılığa kadar uzanan çok boyutlu bir milli güvenlik yaklaşımının hayata geçirilmesini öneriyoruz." dedi.
Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Öncelikle, en zor ve karmaşık askeri harekat türü Amfibi Harekatı, 51 yıl önce başarı ile icra eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü olumsuzluğa rağmen “ön kuvvet, kıyıya hücum, hava indirme ve hava hücum harekatını içeren Hava Kuvvetleri destekli “amfibi harekatı” dünya harp tarihine örnek olacak şekilde başarı ile icra etti.
"Son dönemde değişik devletler tarafından yayımlanan “Ulusal Güvenlik Stratejileri”, yeni dönemde güvenliğin yalnızca ordularla değil; bilgi, teknoloji, toplum ve ekonomiyle yani tüm millî güç unsurları ile sağlanabileceğini açıkça ortaya koymuştur.
Bu yaklaşımlar göstermektedir ki:
-Tehditler artık sadece cephelerde değil; algı operasyonları, ekonomik manipülasyonlar, tarım politikaları, eğitim sistemleri, siber saldırılar ve toplumsal iradeyi hedef alan yöntemlerle gerçekleşmektedir.
-Savunma yalnızca devletin değil, bilinçli ve hazırlıklı bir toplumun da sorumluluğudur.
-Gerçek güvenlik, teknolojik egemenlik, askeri caydırıcılık, bilgi üstünlüğü, etkin kriz yönetimi ve dirençli bir toplumsal yapıyla mümkündür. Bu gerçekler ışığında Türkiye, güvenlik mimarisini yalnızca askeri tedbirler üzerinden değil, aşağıdaki başlıklar doğrultusunda yeniden inşa etmelidir:
1. Bilgi ve Toplum Temelli Güvenlik Yönetimi
Fransa’nın toplumsal dayanıklılık stratejisi ve İngiltere’nin UK Resilience Academy modeli örnek alınarak, geçmişte kurulan “Milli Güvenlik Akademisi” güncellenerek yeniden hayata geçirilmelidir. Bu yapı; bürokratlardan yerel yönetimlere, kamu görevlilerinden iletişim profesyonellerine kadar geniş bir kesimi kriz yönetimi, devlet içi koordinasyon, siber ve asimetrik tehditlere karşı direnç ve dezenformasyonla mücadele alanlarında eğitmelidir.
2. Teknolojik Üstünlük ve Yerli Üretim Güvencesi
Milli güvenlikte teknolojik üstünlük ve operasyonel bağımsızlık hayati önemdedir. CHP olarak, şu ilkelerin uygulanmasını öneriyoruz:
-Etkin, adil ve denetlenebilir savunma sanayi yönetimi
-Prototipten üretime geçişin önündeki engellerin kaldırılması
-Kritik sistemlerde dışa bağımlılığın azaltılması -Yapay zekâ destekli sistemler, tedarik zinciri güvenliği ve bilgi güvenliğinin önceliklendirilmesi -İhracatta hedef büyütülmesi
3. Asimetrik ve Hibrit Tehditlere Karşı Çok Katmanlı Hazırlık
Modern güvenlik, artık yalnızca askerî değil; kültürel, bilişsel ve toplumsal bir meseledir.
Kamu farkındalığı ve toplumsal dayanıklılık şu yollarla sağlanabilir: -Krizlerde toplumun açık ve şeffaf biçimde bilgilendirilmesi
-Devlet kurumlarına güvenin artırılması
-İç siyasetin ve seçim hesaplarının dış politika ve güvenlik kararlarında belirleyici unsur olmaktan çıkarılması
-Kimsenin ötekileştirilmediği, adaletli ve hak temelli yönetim anlayışının tesisi
4. Uluslararası Konum ve Caydırıcılık
Türkiye, konvansiyonel, asimetrik ve siber tehditlerin kesişiminde bulunan bir ülke olarak caydırıcılığını artırmak zorundadır. Bu kapsamda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK’nın harekât kabiliyetini zayıflatan yapısal değişikliklerin gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi elzemdir. TSK’nın yeniden etkin bir yapıya kavuşması, bölgesel ve küresel güvenliğe katkı sunması için önkoşuldur.
Türkiye’nin ortaya koyması gereken stratejik yönelim açıktır: Modern güvenlik; yalnızca tank, uçak ve gemiyle değil; bu unsurların yanında bilinçli toplum, bilgi üstünlüğü ve teknolojik yetkinlik ile sağlanır.
CHP olarak önerimiz şudur:
-Toplumsal farkındalık ve dayanıklılık; adaletli, demokratik ve hukuk temelli uygulamalarla güçlendirilmelidir.
-Savunma sanayisi, liyakat ve şeffaflık esaslı şekilde ileri seviyeye taşınmalıdır.
-TSK’nın siyasi müdahalelerden arındırılması ve 15 Temmuz sonrası yapılan yapısal değişikliklerin gözden geçirilmesi sağlanmalıdır.
Yeni güvenlik anlayışı; yeni kurumlar, yeni vizyon ve güçlü bir milli bilinç ister."